İnsan ilişkilerinde en acı verici gerçeklerden biri, karşımızdakinin bizi gerçekten “gördüğü” anların ne kadar nadir olduğudur. Çoğu zaman birileriyle karşılaştığımızda, iki ihtimal belirir: Ya olduğumuz gibi kabul ediliriz – bütün çatlaklarımız, keskin köşelerimiz, tuhaf renklerimizle – ya da bir ayna gibi kullanılırız; karşımızdaki kendi eksikliğini, korkusunu, öfkesini bize yansıtır ve bizi eksiltir.
Olduğu gibi kabul eden insan nadirdir. Onun gözünde sen bir “proje” değilsin. Düzeltilecek, törpülenecek, yeniden şekillendirilecek bir hammadde değilsin. O sana baktığında, senin varlığınla huzur bulur; çünkü kendi içindeki boşlukları seninle doldurmaya çalışmaz. Senin suskunluğun ona ağır gelmez, çünkü kendi iç sesiyle barışıktır. Senin başarısızlığın onu tehdit etmez, çünkü kendi değerini senin üzerinden ölçmüyor. Senin
Olduğu gibi kabul eden insan nadirdir. Onun gözünde sen bir “proje” değilsin. Düzeltilecek, törpülenecek, yeniden şekillendirilecek bir hammadde değilsin. O sana baktığında, senin varlığınla huzur bulur; çünkü kendi içindeki boşlukları seninle doldurmaya çalışmaz. Senin suskunluğun ona ağır gelmez, çünkü kendi iç sesiyle barışıktır. Senin başarısızlığın onu tehdit etmez, çünkü kendi değerini senin üzerinden ölçmüyor. Senin
.jpg)