Kafamızın
sağlam olması büyük ölçüde, içinde bulunduğumuz anı ne kadar yaşayabildiğimize
bağlıdır.
Bir gün veya bir
yıl önce neler olduğu, ya da, ertesi gün neler olabileceğinin önemi yoktur. Sizin
var olduğunuz yer, içinde bulunduğunuz andır. Bu her zaman böyledir.
Ne
var ki, çoğumuz birçok şeyi aynı anda dert etme sanatında ustalaşmışızdır.
Geçmişteki
sorunlarımız ve geleceğe yönelik endişelerimiz yaşadığımız ana hükmettikçe, biz
de kaygılarla ve ümitsizlikle dolu bir bunalıma gireriz.
Bu durumdayken
hayattan zevk almayı, önceliklerimizi ve mutluluğumuzu ileri bir tarihe
erteleyerek, gelecekte “bir günün” bugünden daha iyi olacağına inanmaya
çalışırız.
Ne yazık
ki, şimdi bize geleceğe bakmamızı söyleyen zihniyet, bunu hep
tekrarlar ve o “bir gün” bir türlü gelmez.
Yaşam
biz başka planlar yapmakla meşgulken, çocuklarımız büyür, sevdiğimiz
insanlar bizden uzağa taşınırlar, kimi ölür, bedenimiz giderek biçim
değiştirir; bu arada hayallerimiz uçup gidiyordur. Kısacası, hayatı
ıskalıyoruzdur.
Çoğu
insan hayatını, sanki gelecekte kullanacağı bir elbisenin provasıymış gibi
yaşar. Oysa, hiç öyle değildir.
Kimsenin
yarın burada olacağına güvencesi yoktur. Sahip
olduğumuz ve kontrol edebildiğimiz tek zaman, içinde bulunduğumuz andır.
Aklımızı
yaşadağımız ana verebilirsek, içimizden korkuyu atabiliriz.
Bu korku gelecekte
olabileceğinden kaygı duyduğumuz olaylardır… İleride
parasız kalabiliriz, çocuklarımızın başı derde girer, yaşlanacak ve öleceğiz,
diye duyduğumuz endişelerdir.
Korkuyla
savaşmak için en iyi yol, dikkatinizi tekrar şimdiki zamana döndürmektir.
Bundan böyle
dikkatinizi bulunduğunuz yere ve o ana vermeye çalışın. Gayretinizin
karşılığını fazlasıyla alacaksınız.
Halit ÖZKAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Güzel Sözler - Özlü Sözler - Anlamlı Sözler - Deneme Yazıları Makale