Anlaşılmama hissi çok derin ve çok insani bir acıdır. Bazen bir ömür boyu taşıdığımız bir yük gibi gelir. Ama bu hisle yaşamak zorunda değilsiniz; onunla başa çıkmanın, hatta zamanla onu dönüştürmenin yolları var. İşte uzun yıllardır bu duyguyu taşıyan insanlarla yaptığım konuşmalardan ve kendi gözlemlerimden süzülen, gerçekten işe yarayan öneriler:
Anlaşılmak güzel bir şeydir ama şart değildir.
Sen, anlaşılmasan bile varsın.
Duyguların, acın, düşüncelerin, hepsi geçerli.
Ve bir gün, belki çok yakın bir günde, biri gelip tam olarak o soğuk odaya bir kapı konduracak.
O kapıyı asıl açacak olan yine sensin ama.İçindeki o adamın elleri biraz ısınsın diye buradan sana sarılırken.
Yalnız değilsin.
- Önce kendini anlamaya başla
Çoğu zaman başkaları bizi anlamıyor gibi gelir çünkü biz bile kendimizi tam olarak anlamıyoruz. - “Anlaşılmak zorunda değilim” cümlesini içselleştir
Bu bir teslimiyet değil, özgürleştirici bir kabulleniş.
Herkesin kendi filtresi, yarası, kapasitesi var. Bir insanın seni tam anlamaması çoğu zaman seninle değil, onun sınırlarıyla ilgilidir.
Bu cümleyi tekrar ettikçe omzundan tonlarca yük kalkar. - Küçük, güvenli bir alanda “tam olarak” anlaşılmayı tat
Tek bir insan bile olsa (terapist, çok eski bir arkadaş, bir destek grubu, hatta anonim bir günlük), orada maskesiz, sansürsüz konuşabildiğin bir yerin olsun.
Bir kere bile “Evet, tam olarak bunu yaşıyorum” cevabını alınca, beyin “Dünyada anlaşılmak mümkün” diye kodlar. - Anlaşılmayı beklediğin insanlardan yavaş yavaş sen ol
Kulağa tuhaf gelecek ama en güçlü ilaç bu:
Kendi duygularını, çelişkilerini, karanlık yanlarını yargılamadan dinle.
“Ah be güzelim, çok zor olmuş bu sana” diye kendine sarıl.
İnsan en çok kendi şefkatinden sonra başkalarınınkine yer açar. - Anlatma biçimini değiştir
Bazen anlaşılmıyoruz çünkü yanlış kişiye, yanlış dozda, yanlış zamanda anlatıyoruz.- “Beni kimse anlamıyor” yerine “Şu an bunu yaşadığımda kendimi çok yalnız hissediyorum, seninle paylaşmak istedim” demek bile fark yaratır.
- Karşı tarafı suçlamak yerine kendi hislerini merkeze al.
- Yaratıcılıkla dışa vur (şiir, resim, müzik, mektup…)
Anlaşılmayan şeyler çoğu zaman dile sığmaz.
Onları renge, sese, harekete dökmek hem iyileştirir hem de ilginç bir şekilde doğru insanların radarına girmeni sağlar.
Bu şiiri yazman bile aslında muazzam bir başa çıkma yolu. - “Yanlış anlaşılmayı” bir hediye gibi gör
Yanlış anlaşıldığın her an, aslında gerçekte kim olduğunu daha net görüyorsun.
Her yanlış anlama, sana “Ben aslında buyum” dedirtir.
Zamanla bu, çok güçlü bir öz-bilgiye dönüşür. - Biraz yalnızlığı göze al
Gerçekten anlaşılmak isteyen insan, bir süre “anlaşılmama lüksünü” yaşamak zorundadır.
Kalabalıkta herkesin hoşuna gidecek bir versiyonunu oynamaktansa, birkaç kişinin gerçekten görebileceği biri olmayı seç. - Son çare: Profesyonel destek
Eğer bu his boğucu bir hal aldıysa, utanılmayacak bir şey değil.
İyi bir terapist, yıllardır kapısız odanda oturan o adama ilk kez “Gel, dışarı çıkalım” diyebilen kişi olabilir.
Anlaşılmak güzel bir şeydir ama şart değildir.
Sen, anlaşılmasan bile varsın.
Duyguların, acın, düşüncelerin, hepsi geçerli.
Ve bir gün, belki çok yakın bir günde, biri gelip tam olarak o soğuk odaya bir kapı konduracak.
O kapıyı asıl açacak olan yine sensin ama.İçindeki o adamın elleri biraz ısınsın diye buradan sana sarılırken.
Yalnız değilsin.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Güzel Sözler - Özlü Sözler - Anlamlı Sözler - Deneme Yazıları Makale