Enerji Tasarrufu Haftası ve Tasarruf ile ilgili atasözler, açıklamaları, güzel sözler.
*Enerjide tutumluluk parada tutumluluktur.
*Gündüzün mum yakan geceleyin bulamaz.
Bir şeyi gerekmediği zaman harcayan kişi, onu gerektiği zaman bulamaz.
Felsefe-Varlı-Düşünce-Akıl ve Din Üzerine Aforizmalar(Derleme)
ÖNEMLİ:Aşağıdaki sözler internet ortamından derlendiği için bazıları karşılarında yazan kişiye ait olmayabilir.O nedenle bu aforizmaları kullanacak kişilerin bu ihtimali gözönünde bulundurmaları ricasıyla...
**
Alfred Weber : Aristo : felsefede, politikada, edebiyatta, ya da sanatta olağanüstü olan tüm insanlar melankoliktir
Bertrant Russel : Bertrant Russel : Bertrant Russel : Bertrant Russel : Bertrant Russel : Bertrant Russel : Diderot : Diogenes : Fârâbî : Henry Fielding: felsefenin büyük gayesi,
New York'ta yasayan bir öğretmen, Lise son sınıfındaki öğrencilerinin "diğer insanlardan farklı özelliklerini" vurgulayarak onurlandırmaya karar vermiştir. California Del Mar'dan Helice Bridges
tarafından geliştirilmiş süreci kullanarak, her bir öğrencisini teker teker tahtaya kaldırdı.Ilk önce öğrencilere sınıf ve kendisi için ne kadar özel olduklarını belirtti. Sonra her birine üzerinde altın harflerle "Siz çok önemlisiniz" yazılı birer mavi kurdele verdi.
Ülkenin batısındaki küçük bir mahallenin bir sokağının neredeyse tamamı ressamlardan oluşmaktaydı. Bu mahallede, üç katlı bodur bir tuğla yığınının tepesinde iki kız arkadaşın stüdyoları bulunmaktaydı. Alt katlarında ise yaşlı bir ressam otururdu.
Günlerden bir gün kız arkadaşlardan biri zatürree hastalığına yakalandı. Genç
Bu hikayeyi Japon yazar Masumi Toyotome yazmıştır.
Dünyada sevilmek istemeyen kişi yok gibidir diye başlıyor hikayesine.
Ama sevgi nedir, nerede bulunur, biliyormuyuz diye soruyor ve anlatmaya başlıyor...
Yani bugün telefon etmedi demeden,su an nerede acaba diye kendi kendinizi yemeden, yaş günümü hatırlayacak mı acaba diye bir beklenti içine girmeden sevdiniz mi hiç?
Howard, yoksul bir ailenin çocuğuydu ve okul giderlerini karşılamak için kapı kapı dolaşarak eşyalar satıyordu. O gün hiçbir şey satamamıştı ve karni da çok açtı. Bundan sonra çalacağı ilk kapıdan yiyecek bir şeyler istemeye karar verdi. Kapıyı açan sevimli genç bayanı görünce utandı.
Kaba saba, soluk, yıpranmış giysiler içindeki yaşlı çift, Boston treninden inip utangaç bir tavırla rektör'ün bürosundan içeri girer girmez, sekreter masasından fırlayarak önlerini kesti... Öyle ya, bunlar gibi ne idüğü belirsiz taşralıların Harvard gibi üniversitede ne işleri olabilirdi?
Bir zamanlar Afrika'daki bir ülkede hüküm süren bir kral vardı. Kral, daha çocukluğundan itibaren arkadaş olduğu, birlikte büyüdüğü bir dostunu hiç yanından ayırmazdı. Nereye gitse onu da beraberinde götürürdü. Kralın bu arkadaşının ise değişik bir huyu vardı. İster kendi başına gelsin ister başkasının, ister iyi olsun ister kötü, her olay karşısında hep aynı şeyi söylerdi:
"Bunda da bir hayır var!"