Soru Cevap

25 Kasım 2025 Salı

Zihnimden Çıkmak İçin Bir Bardak Su

Düşüncelerim yine çok gürültülüydü. Saat gece yarısını geçmiş, sokak susmuş, ev susmuş, ben susmamıştım. Kafamın içinde bir pazar kurulmuştu: geçmişin pazarcıları bağırıyor, geleceğin simsarları fiyat kırıyor, “ben” dediğim şey ise tezgâhın altında eziliyordu. Ne alsam kardı saymıyordum; ne alsam borç yazıyordu.


Sonra bir an geldi, çok kısa bir an, sanki zamanın içinde küçük bir çatlak açıldı. O çatlaktan bir ses duyuldu; benim sesim değildi, düşüncelerimin de değildi. Sadece bir hatırlatma gibiydi:“Sen burada değilsin.”İçimde bir şey durdu. Durur durmaz da fark ettim: Bütün bu kalabalık, bir

Oyalanmayı bırakmalı !

  • İnsan, kendi aklının aynalar salonunda sonsuza dek yansıyan görüntülerle oyalanmayı bırakmalı; çünkü o görüntülerin hiçbiri “o” değildir.
  • Zihin, kendi yarattığı labirentin hem mimarı hem de Minotor’udur; kurtuluş, labirenti terk etmek değil, labirentin bir labirent olduğunu fark etmektir.

  • Akıl, insanı kendine mahkûm eden en zarif hapishanidir; kapısı yoktur, çünkü duvarları “ben”den örülmüştür.
  • Kendi zihninin içinde dönüp duran insan, varoluşun en trajik ironisidir:
  • Kendi zihninin içinde dönüp duran insan

  • İnsan, kendi kafasının içinde dönüp durmayı bırakmalı artık.

  • Kendi aklındaki labirentten çıkmalı insan, bir an önce.
  • Kafanın içindeki o sonsuz döngüden sıyrılmanın vakti gelmedi mi?
  • Kendi zihninin karanlık odalarında daha fazla kaybolmaya gerek yok.
  • İnsan kendi aklının esiri olmaktan vazgeçmeli.
  • O iç seslerin, o bitmeyen düşünce fırtınasının içinde boğulmayı bırak.
  • Kendi kafanda kurduğun o kalın duvarların dışına çıkmalısın.
  • Zihnin seni yutmadan önce, bir adım dışarı at.
  • Aklındaki girdaptan kurtulmanın zamanı çoktan geldi.
  • İnsan, kendi düşüncelerinin mahkûmu olmaktan bıkmalı artık.
  • Kendi aklının dehlizlerinde daha ne kadar kaybolacaksın?
  • O iç monologları susturup gerçek dünyaya dönmenin vakti.
  • Kendi zihninin efendisi değil, kölesi olmayı bırak.
  • Kafanın içindeki o yalnız yolculuğu bitir, insanlarla yeniden başla.



  • Güzel Sözler - Özlü Sözler - Anlamlı Sözler - Deneme Yazıları Makale

    24 Kasım 2025 Pazartesi

    Dikkatin Cömertliği: Bir İç Yolculuk


    Dikkatini vermek... Bu basit gibi görünen eylem, aslında ruhun en derin köşelerinden fışkıran bir hediye. Simone Weil'in o ünlü sözü – "Dikkatini vermek, cömertliğin en az rastlanır ve en saf biçimidir" – aklıma her düştüğünde, içimde bir dalgalanma başlar. Sanki bir nehir gibi, sessizce akıp giden zamanın ortasında, bir an durup bir başkasına bakmak, onu gerçekten görmek, dinlemek... Bu, modern dünyanın telaşında kaybolmuş

    22 Kasım 2025 Cumartesi

    Bir insanı gelirken değil, giderken, gidiş biçiminden tanırsınız.

    Bu söz, Türk atasözü ve deyimler arasında sıkça kullanılan çok derin bir hayat tecrübesi cümlesidir:“Bir insanı gelirken değil, giderken, gidiş biçiminden tanırsınız.”Anlamı şudur:İnsanların gerçek karakteri, kişiliği, terbiyesi ve asıl değeri; size yaklaşırken, size bir şey isterken, menfaat umarken değil… tam tersine, işinin bittiği, artık size ihtiyacı kalmadığı, yolların ayrıldığı anda belli olur.Çünkü:
    • Gelirken herkes güler yüzlü olabilir, iltifat edebilir, kibar davranabilir. (Çıkarı vardır.)
    • Ama giderken:
      • Kapıyı çarpıp çıkıyorsa,
      • Bir teşekkür bile etmeden, selam vermeden yok oluyorsa,

    20 Kasım 2025 Perşembe

    İyi İnsan Olmanın Erdemi


    Hayatın karmaşık dokusunda, iyi insan olmak, bir dağın zirvesine tırmanmak kadar meşakkatlidir – sürekli bir çaba, içsel bir mücadele gerektirir.
    İyi insan, Aristoteles'in altın orta ilkesini anımsatır: Her varlığa eşit saygı sunar, ayrımcılığın gölgesini uzak tutar.İyi insan, agape sevgisinin timsali olur: Koşulsuz bir muhabbetle, herkesi aynı sıcaklıkla kucaklar.İyi insan, Stoacı felsefenin öğretisiyle donanır: Kötülüğe maruz kaldığında bile, iyiliği bir kalkan gibi kuşanır.İyi insan, Epikuros'un mutluluk anlayışını benimser: Elindeki nimetlerle

    10 Kasım 2025 Pazartesi

    İçimde bir çocuk ağlıyor




    Dün gece yine uyuyamadım.
    Saat 04:21…
    Dışarıda sokak lambası titriyor,
    içimde bir çocuk ağlıyor.
    O çocuk benim.
    1989 doğumlu,
    dizleri yamalı,
    gözleri koca bir yaz gecesi kadar.