İzleyiciler
3 Kasım 2011 Perşembe
Korkusuz olsaydık biz, ne olurduk?
Yaşamlanmızda korku tarafından yönlendiriliriz, çünkü içinde bulunduğumuz koşulları değerlendirmek ve önceden kestirmek ve bu bilgiye dayanarak sağ kalmak gereksinimi tarafından yönlendiriliriz. Biyolojimiz, kendi yaşamını sürdürme planını, en temel işlevlerinden biri olarak kabul eder ve olası tehlikelere karşı bizi sürekli uyarır. Bu değerlendirme için en uygun olan aracı, beynimizi kullanırız.
Sağanak Bir Masaldır Aşk
Devrik bir düşünüşün yenilenmiş mevsimleri çaldı kapımı, aylardan baharSilik dünler döşedim yürek raylarıma, döküldü aşkın dallarından yapraklarBir ömrün saklanma odalarındayım, üşümüşlüğümü göstermiyor ki aynalarKurtarma bedenimi aşkın yangınlarından, söndürmez özlemli ruhumu sular
Çivit mavisi bir mutluluğun boyaları dökülmüş sandallarıyla açılıp sonsuzluğa, kürek çekmek istiyorum belki de hiç bilinmeyen renklere. Hep o ömür kozasının kırık ışıklarına sokulur gece ve hep o düşsel anların zülüflerini tarar aşk sırları çizilmiş aynalarda. Çoğul bir yangın alanında gövdemizin sızılı karanlıklarına döneriz sonra, yol yorgunu bir ömrün ücra dallarından yaşamı toplarız, ruhumuzun saklanma odalarına dalarak yüreğimizin yankılı zindanlarında çığlık besleriz.
Ölüm anındaki ışığın sırrı ne?
Bilimsel deneyimler, ölümün eşiğinden dönüşün tüm boyutlarının nöro-psikolojik ya da psikolojik temellerini ortaya koyuyor. Uzmanlar, insanın ruhunun beden dışına çıkması, ölmüş olan yakınlarla karşılaşma gibi deneyimlerin ölümden sonraki hayatın kapısının aralanması değil, beyin işlevlerinin 'cilvesi' olduğunu söylüyor.
Bir grup bilimadamı ölümün eşiğinden dönüldüğü anlarda yaşanan deneyimlerin beyin işlevlerinin yoğunlaşmasından kaynaklandığını savundu. Edinburg Üniversitesi ve Cambridge Tıbbi Araştırmalar Konseyi uzmanları, bu konuda şimdiye dek yapılan araştırmaları gözden geçirdi.
Bir grup bilimadamı ölümün eşiğinden dönüldüğü anlarda yaşanan deneyimlerin beyin işlevlerinin yoğunlaşmasından kaynaklandığını savundu. Edinburg Üniversitesi ve Cambridge Tıbbi Araştırmalar Konseyi uzmanları, bu konuda şimdiye dek yapılan araştırmaları gözden geçirdi.
Sözler ,Özlü Sözler , Anlamlı Sözler,Yazıları
ölüm,
Ölüm anındaki ışık,
yaşam
Nedir, Neden, Nasıl, Nerede ?: Sigara İçmek, Sigara Neden İçilir, Sigara Nikotin
Nedir, Neden, Nasıl, Nerede ?: Sigara İçmek, Sigara Neden İçilir, Sigara Nikotin: Sigara İçmek, Sigara Neden İçilir, Sigara Nikotin Sigaraya Başlama Nedenleri, Sigara İçme Türkiye nüfusunun yaklaşık yarısı sigara i...
Nedir, Neden, Nasıl, Nerede, Ne zaman, Hangi
Nedir, Neden, Nasıl, Nerede, Ne zaman, Hangi
Nedir, Neden, Nasıl, Nerede ?: bellek-hatırlama-unutma-neden unuturuz ve nasıl ha...
Nedir, Neden, Nasıl, Nerede ?: bellek-hatırlama-unutma-neden unuturuz ve nasıl ha...: bellek beynimizdeki geçmiş bir olayı hatırlama ve zihinde tutma yeteneğimizi sağlayan kısımdır beyinde bellek merkezi yoktur anıların s...
Nedir, Neden, Nasıl, Nerede, Ne zaman, Hangi
Nedir, Neden, Nasıl, Nerede, Ne zaman, Hangi
Kadın ve Erkek Yaşamı - Yaşam Oyunları: Sevgililer günü için 40 romantik öneri
Kadın ve Erkek Yaşamı - Yaşam Oyunları: Sevgililer günü için 40 romantik öneri: 14 Şubat’ta sevdiğinizi sürprizlerle şımartın 1 Romantik mum yolu Mumların romantik gücü tartışılmaz! Evinizin giriş kapısından başl...
Güzel Sözler - Özlü Sözler - Anlamlı Sözler - Deneme Yazıları Makale
Güzel Sözler - Özlü Sözler - Anlamlı Sözler - Deneme Yazıları Makale
Kadın ve Erkek Yaşamı - Yaşam Oyunları: Kadınların hoşlanma belirtileri
Kadın ve Erkek Yaşamı - Yaşam Oyunları: Kadınların hoşlanma belirtileri: Acaba ondan gerçekten hoşlanıyor musunuz? Kadınlar birinden hoşlandıklarında ne yapar, nasıl sinyal verirler? İşte cevabı...
Kadın Dünyası * Erkek Dünyası * İletişim * motivasyon * Evlilik -- erkekçe, kadınca
Kadın Dünyası * Erkek Dünyası * İletişim * motivasyon * Evlilik -- erkekçe, kadınca
Çocuklar eskisi gibi bayram sevinci yaşamıyor
Günümüz çocukları neden bayramda mutlu olmuyor?
Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmet Kırpınar, çocukların eskisi gibi bayram sevinci yaşamadığını, dün bir sürü şeye yeten harçlıkların, bugünkü çocuklar için bir şey ifade etmediğini belirterek, ''Belki her bayram yeni bir bilgisayar, cep telefonu veya Ipad alabilsek, kim bilir şimdiki çocuklar da sevinebilir'' dedi.
Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmet Kırpınar, ''Günümüz çocuklarının, bayramları eskisi gibi yaşamadıklarının'', erişkinler tarafından sıkça dile
Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmet Kırpınar, çocukların eskisi gibi bayram sevinci yaşamadığını, dün bir sürü şeye yeten harçlıkların, bugünkü çocuklar için bir şey ifade etmediğini belirterek, ''Belki her bayram yeni bir bilgisayar, cep telefonu veya Ipad alabilsek, kim bilir şimdiki çocuklar da sevinebilir'' dedi.
Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmet Kırpınar, ''Günümüz çocuklarının, bayramları eskisi gibi yaşamadıklarının'', erişkinler tarafından sıkça dile
2 Kasım 2011 Çarşamba
Tao Der ki, ''Sevişin Ama...!''
TAO DER Kİ: SEVİŞİN AMA... (I)
"Erkek Yang'dır, Yang'ın özelliği çabucak isteğinin kabarmasıdır. Ama gene çabucak da doyuma ulaşır. Kadın Yin'dir, Yin'in özelliği öyle çabuk isteklendirilememesidir. Ama bir kez isteklendi mi kolay kolay doyurulamaz"
(Wu Hsien- Taocu Sevişme ustası.)
Cinsellik çocuk oyuncağı değildir. İnsan doğuştan iyi bir aşık olarak doğmaz. Erken boşalma ve orgazm olamama da kader değildir. Cinsel başarı öğrenilebilir bir şeydir. Biraz teknik bilmenin kimseye zararı olmaz. Hatta kimi durumlarda olmazsa olmaz.
Bu kadar ahkam kesmeye alışık değilim ama defa bahsedeceğim konu ortaya kesin yargılar koymayı gerektiriyor. Ciddi bir konudan, cinsellikten ve onun tekniğinden bahsedeceğim. Bu tür kesin ifadelerle üslubumdaki "konunun uzmanı" etkisini arttırdığımı düşünüyorum. Derdim o...
Rehberimiz Tao, konumuz sevişme sanatı... Bu eski Çinliler, seks bilimi konusunda çok iddialılar. Uzun yaşama saplantılarını bile cinsellikle bağdaştırıyorlar. Meseleye onların baktığı taraftan baktığınızda cinselliğin "kutsal kitabının" eski Çin'de yazıldığını fark ediyorsunuz.
Uzak Doğu'lu ustalarımız, Taocu sevişmeyi bilmeyen birinin durumunu bir yemeği doya doya yemek isteyen ama midesinde yer kalmadığı için arzuladığı gibi yiyemeyen boğazına düşkün bir kişinin durumuna benzetiyorlar. "Ama" diyorlar, "Taocu sevişmeyi uygulayan bir çift söz konusu olunca onların en sevdikleri yemek her zaman önlerindedir, her zaman da midelerinde o yemeği yiyecek yer vardır"
Taocu seks anlayışında erkeğe kadından çok iş düştüğünden aslında doğru olan bu konunun detaylarının bir erkek tarafından anlatılması. Kaç aydır bu konuda yazacak bir beyefendi nasılsa çıkar diye bekliyorum ama nafile...Serdar Turgut bu aralar daha çok ekonomi yazıyor. Ondan ümit yok. Ya "seksoloji" ile daha çok kadınlar ilgileniyorlar ya da erkekler işin teorisini pek önemsemiyorlar. Üstelik aylardır gözüm Agora'nın müdavimi Yaşar Aksa'nın yazılarında, bu konuyu yazsa yazsa bu adam yazar diye bekledim bunca zaman ama nerede? Erkeklere fazla yüklenmemek gerekiyor aslında cinselliğin bir bilim olduğunun pek azı farkında. Belki Yaşar Bey de "Tao"nun yalnızca bir Çinli düşünür olduğunu zannediyordur.
Neyse iş başa düştü...
Tao der ki, erkeğin ersuyu yaşamsal bir özdür ve öyle denetimsiz savurganca harcanmamalıdır. T'ang döneminin (618-916) en önde gelen hekimi Sun S'sû-Mo da aynı konuda "Eşsiz Öğüt" isimli kitabında, "Savurganca ersuyunu harcayan kimse hasta olur ve bu savurganlığı sonucunda ersuyunu tüketirse ölür. Erkekler bunun böyle olduğunu hiçbir zaman akıldan uzak tutmamalıdırlar."
Taocu sevişmeyi öğrenmiş bir çiftin, birbirlerini doya doya seyretmek, bol bol okşamak, cinsel iştahlarınını artırıcı kokularının ve benzer bir çok ayrıntının keyfine varmak için istedikleri kadar zamanları vardır. Canları ne zaman isterse, her vakit bulduklarında sevişebilirler. Dolayısıyla, erken boşalma ya da orgazm olamama gibi bir sorunla karşılaşmazlar.
Bu işin iki taraf için faydaları saymakla bitmez. Kendine güveni artan erkek yatak arkadaşının istediği kadar uzun ve sık sevişebilir. Bu yüzden erkek kadının Yin özünden, kadın erkeğin Yang özünden tam anlamıyla yararlanabilirler. Sonucunda her ikisi de eşsiz bir dinginlik, zihinde bir durulma, rahatlama yaşarlar ki buna "Yin/Yang uyumu" ya da "Uyumun Taosu" denir.
Eski metinlerde kadın ve erkeğin güçlerini karşalaştırmak için kullanılan ateş ve su benzetmesi nedensiz değildir. Ateş, Yang'dır, çabucak sıçrayıp, tutuşabilir. Ama Yin gücüne sahip su onu söndürebilir. Güçlerin ancak karşıtı olan güçlerle eşlenip bütünleşeceğini inanan Taocu düşünceye göre, ateş ve su, yer ve gök, nefes almak ve nefes vermek gibi pek çok karşıt güç bir cinsel güçle özdeşleşebilir.
Taocu sevişmenin en önemli bölümü boşalmanın denetimidir. Dilerseniz burada, "Taocu Sevişme ve Seks"kitabının yazarı Jolan Chang'e de kulak verelim;
"Kendini nasıl gevşeteceğini, gerginliklerini nasıl gidereceğini öğrenen çevresiyle uyum sağlayan Taocu genellikle yaşamın tam anlamıyla keyfini çıkarmaya başlar. O zaman da uzun ve sağlıklı bir yaşam arayışına daha da büyük ilgiyle yönelirler. Hemen bütün eski hekimlerin Taocu olmasına şaşmamak gerek..."
Chang, Taocu sevişme konusunda üç temel kavrama dikkat çeker:
Birinci kavram, bir kimsenin yaşına ve sağlık durumuna göre ayarlayacağı iki boşalma arasındaki en uygun aralığı bulmayı öğrenmesidir. İkinci kavram, eski Çinlilere göre boşalma zevk esrikliğinin en son noktası değildir. Bir kimse bunu öğrenince sekste boşalma dışında çok daha üstün, çok daha güçlü yeni zevkler keşfedecektir. Üçüncü kavram, kadının doyuma ulaştırılmasının gerekliğidir.
Bu anlayış erkekle kadına istedikleri kadar çok ve istedikleri kadar uzun sevişme imkanı vermesinin yanında Çinde Taoculuğun başlıca etkin felsefe olduğu sürece özgür ve sağlıklı cinsel yaşamın gelişip oluşmasına da imkan sağlamış.
This image has been resized.Click to view original image |
(Wu Hsien- Taocu Sevişme ustası.)
Cinsellik çocuk oyuncağı değildir. İnsan doğuştan iyi bir aşık olarak doğmaz. Erken boşalma ve orgazm olamama da kader değildir. Cinsel başarı öğrenilebilir bir şeydir. Biraz teknik bilmenin kimseye zararı olmaz. Hatta kimi durumlarda olmazsa olmaz.
Bu kadar ahkam kesmeye alışık değilim ama defa bahsedeceğim konu ortaya kesin yargılar koymayı gerektiriyor. Ciddi bir konudan, cinsellikten ve onun tekniğinden bahsedeceğim. Bu tür kesin ifadelerle üslubumdaki "konunun uzmanı" etkisini arttırdığımı düşünüyorum. Derdim o...
Rehberimiz Tao, konumuz sevişme sanatı... Bu eski Çinliler, seks bilimi konusunda çok iddialılar. Uzun yaşama saplantılarını bile cinsellikle bağdaştırıyorlar. Meseleye onların baktığı taraftan baktığınızda cinselliğin "kutsal kitabının" eski Çin'de yazıldığını fark ediyorsunuz.
Uzak Doğu'lu ustalarımız, Taocu sevişmeyi bilmeyen birinin durumunu bir yemeği doya doya yemek isteyen ama midesinde yer kalmadığı için arzuladığı gibi yiyemeyen boğazına düşkün bir kişinin durumuna benzetiyorlar. "Ama" diyorlar, "Taocu sevişmeyi uygulayan bir çift söz konusu olunca onların en sevdikleri yemek her zaman önlerindedir, her zaman da midelerinde o yemeği yiyecek yer vardır"
Taocu seks anlayışında erkeğe kadından çok iş düştüğünden aslında doğru olan bu konunun detaylarının bir erkek tarafından anlatılması. Kaç aydır bu konuda yazacak bir beyefendi nasılsa çıkar diye bekliyorum ama nafile...Serdar Turgut bu aralar daha çok ekonomi yazıyor. Ondan ümit yok. Ya "seksoloji" ile daha çok kadınlar ilgileniyorlar ya da erkekler işin teorisini pek önemsemiyorlar. Üstelik aylardır gözüm Agora'nın müdavimi Yaşar Aksa'nın yazılarında, bu konuyu yazsa yazsa bu adam yazar diye bekledim bunca zaman ama nerede? Erkeklere fazla yüklenmemek gerekiyor aslında cinselliğin bir bilim olduğunun pek azı farkında. Belki Yaşar Bey de "Tao"nun yalnızca bir Çinli düşünür olduğunu zannediyordur.
Neyse iş başa düştü...
Tao der ki, erkeğin ersuyu yaşamsal bir özdür ve öyle denetimsiz savurganca harcanmamalıdır. T'ang döneminin (618-916) en önde gelen hekimi Sun S'sû-Mo da aynı konuda "Eşsiz Öğüt" isimli kitabında, "Savurganca ersuyunu harcayan kimse hasta olur ve bu savurganlığı sonucunda ersuyunu tüketirse ölür. Erkekler bunun böyle olduğunu hiçbir zaman akıldan uzak tutmamalıdırlar."
Taocu sevişmeyi öğrenmiş bir çiftin, birbirlerini doya doya seyretmek, bol bol okşamak, cinsel iştahlarınını artırıcı kokularının ve benzer bir çok ayrıntının keyfine varmak için istedikleri kadar zamanları vardır. Canları ne zaman isterse, her vakit bulduklarında sevişebilirler. Dolayısıyla, erken boşalma ya da orgazm olamama gibi bir sorunla karşılaşmazlar.
Bu işin iki taraf için faydaları saymakla bitmez. Kendine güveni artan erkek yatak arkadaşının istediği kadar uzun ve sık sevişebilir. Bu yüzden erkek kadının Yin özünden, kadın erkeğin Yang özünden tam anlamıyla yararlanabilirler. Sonucunda her ikisi de eşsiz bir dinginlik, zihinde bir durulma, rahatlama yaşarlar ki buna "Yin/Yang uyumu" ya da "Uyumun Taosu" denir.
Eski metinlerde kadın ve erkeğin güçlerini karşalaştırmak için kullanılan ateş ve su benzetmesi nedensiz değildir. Ateş, Yang'dır, çabucak sıçrayıp, tutuşabilir. Ama Yin gücüne sahip su onu söndürebilir. Güçlerin ancak karşıtı olan güçlerle eşlenip bütünleşeceğini inanan Taocu düşünceye göre, ateş ve su, yer ve gök, nefes almak ve nefes vermek gibi pek çok karşıt güç bir cinsel güçle özdeşleşebilir.
Taocu sevişmenin en önemli bölümü boşalmanın denetimidir. Dilerseniz burada, "Taocu Sevişme ve Seks"kitabının yazarı Jolan Chang'e de kulak verelim;
"Kendini nasıl gevşeteceğini, gerginliklerini nasıl gidereceğini öğrenen çevresiyle uyum sağlayan Taocu genellikle yaşamın tam anlamıyla keyfini çıkarmaya başlar. O zaman da uzun ve sağlıklı bir yaşam arayışına daha da büyük ilgiyle yönelirler. Hemen bütün eski hekimlerin Taocu olmasına şaşmamak gerek..."
Chang, Taocu sevişme konusunda üç temel kavrama dikkat çeker:
Birinci kavram, bir kimsenin yaşına ve sağlık durumuna göre ayarlayacağı iki boşalma arasındaki en uygun aralığı bulmayı öğrenmesidir. İkinci kavram, eski Çinlilere göre boşalma zevk esrikliğinin en son noktası değildir. Bir kimse bunu öğrenince sekste boşalma dışında çok daha üstün, çok daha güçlü yeni zevkler keşfedecektir. Üçüncü kavram, kadının doyuma ulaştırılmasının gerekliğidir.
Bu anlayış erkekle kadına istedikleri kadar çok ve istedikleri kadar uzun sevişme imkanı vermesinin yanında Çinde Taoculuğun başlıca etkin felsefe olduğu sürece özgür ve sağlıklı cinsel yaşamın gelişip oluşmasına da imkan sağlamış.
Güzel Sözler - Özlü Sözler - Anlamlı Sözler - Deneme Yazıları Makale
Sözler ,Özlü Sözler , Anlamlı Sözler,Yazıları
Tao
Nil Gün'ün Çekim Yasası'ndan
Nil Gün'ün Çekim Yasası'ndan
- Evren her şeye “evet” der. Ben başarabilirim, dersen başarırsın.
- Söz, düşünce, duygu ve davranışlar bizi etkiliyor.
- Sadece niyet yeterli olmaz. Davranışların ile niyetini göster. Çünkü başkaları bizi davranışlarımıza değerlendiriyor.
- Evren “evet” der. Gelecek zaman kullanma ifadelerinde. “İstiyorum” dersen sadece, isteme aşamasında kalabilirsin. Sözün büyüsü var. Yapıyorum, de. Oluyor, de.
- Olumsuz şeyleri duygusal yatırım yapmadan dile getirebilirsin. Aksi takdirde uzak dur.
- Değerlendir ama yargılama. Yargıladığımızda, yargıladığımız özelliği kendimize çekiyoruz.
- Kıskançlık ile Evren’e “o bende yok” mesajını veriyoruz. Evren bunu onaylıyor.
- Ne yaparsak kendimize yapıyoruz.
- Bizler özde biriz. Aynı okyanustan gelen ama farklı şekilli kaplarda dondurulmuş buzlar gibiyiz.
- Hayatınıza gelen olaylara dikkat edin. Mesajı aldığınızda tekrar eden olaylar biterler.
- Ağrılar sinyaldir.
- Evren her şeye “evet” der. Ben başarabilirim, dersen başarırsın.
- Söz, düşünce, duygu ve davranışlar bizi etkiliyor.
- Sadece niyet yeterli olmaz. Davranışların ile niyetini göster. Çünkü başkaları bizi davranışlarımıza değerlendiriyor.
- Evren “evet” der. Gelecek zaman kullanma ifadelerinde. “İstiyorum” dersen sadece, isteme aşamasında kalabilirsin. Sözün büyüsü var. Yapıyorum, de. Oluyor, de.
- Olumsuz şeyleri duygusal yatırım yapmadan dile getirebilirsin. Aksi takdirde uzak dur.
- Değerlendir ama yargılama. Yargıladığımızda, yargıladığımız özelliği kendimize çekiyoruz.
- Kıskançlık ile Evren’e “o bende yok” mesajını veriyoruz. Evren bunu onaylıyor.
- Ne yaparsak kendimize yapıyoruz.
- Bizler özde biriz. Aynı okyanustan gelen ama farklı şekilli kaplarda dondurulmuş buzlar gibiyiz.
- Hayatınıza gelen olaylara dikkat edin. Mesajı aldığınızda tekrar eden olaylar biterler.
- Ağrılar sinyaldir.
Sözler ,Özlü Sözler , Anlamlı Sözler,Yazıları
çekim yasası,
nil gün,
yasa
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)