Soru Cevap

8 Aralık 2025 Pazartesi

İnsan neden ölümsüzlüğün peşinde koşar?

Dün gece yine aynı şeyi düşündüm: İnsan neden ölümsüzlüğün peşinde koşar?
Bilim kurgu değil, içimden gelen ham bir soru bu.




Bence ilk sebep çok basit ve çok utanç verici: Yarım kalmaktan korkuyoruz.Her birimiz, farkında olmadan, kendi hayatımızın en az bir şaheser olabileceğine dair küstah bir inançla doğuyoruz. “Benim hikâyem özel, tamamlanmadan bitmemeli” diyoruz. Çocukken çizdiğimiz yarım kalmış resimler, gençken başladığımız yarım kalmış aşklar, orta yaşta kurduğumuz yarım kalmış şirketler… Hepsi aynı korkunun küçük provaları. Ölüm ise en büyük yarım bırakış. O yüzden “daha biraz zaman” diye yalvarıyoruz evrene. Bir bölüm daha, bir sezon daha, bir hayat daha…

6 Aralık 2025 Cumartesi

En çok seven susar

Bir gece, yıldızların bile uyumaya kıyamadığı o saatlerde,
yalnızlık odamın en karanlık köşesine sinmişken,
adını içimden değil, içimden daha derinden fısıldıyorum.
Gözyaşlarım bu kez göğe değil, göğsümün tam ortasına düşüyor;
orada biriken her damla, sessizce beni delip geçiyor.



Biliyor musun,
en parlak aşk hikâyeleri hep en kuytu karanlıkta başlar.
En çok seven susar, en çok özleyen konuşamaz,
en çok isteyen yalnızca uzaktan bakakalır.
Belki de periler, tamamlanmamış masalların içinde yaşamayı seçenlerdir.
Çünkü insan ya o masalı terk eder ya da içinde yanar.
Ben terk edemedim.
Yanmayı göze aldım.
Her harfi ateşe batırıp yazdım, yazdıkça daha çok yandım.

5 Aralık 2025 Cuma

Anlaşılmama hissiyle başa çıkma yolları



Anlaşılmama hissi çok derin ve çok insani bir acıdır. Bazen bir ömür boyu taşıdığımız bir yük gibi gelir. Ama bu hisle yaşamak zorunda değilsiniz; onunla başa çıkmanın, hatta zamanla onu dönüştürmenin yolları var. İşte uzun yıllardır bu duyguyu taşıyan insanlarla yaptığım konuşmalardan ve kendi gözlemlerimden süzülen, gerçekten işe yarayan öneriler:
  1. Önce kendini anlamaya başla
    Çoğu zaman başkaları bizi anlamıyor gibi gelir çünkü biz bile kendimizi tam olarak anlamıyoruz.
    • Her gün 5-10 dakika “Bugün içimde en çok ne vardı?” diye

3 Aralık 2025 Çarşamba

Kimleri Olduğu Gibi Kabul Eder, Kimleri Kendi Eksiklerini Sana Yansıtır?

İnsan ilişkilerinde en acı verici gerçeklerden biri, karşımızdakinin bizi gerçekten “gördüğü” anların ne kadar nadir olduğudur. Çoğu zaman birileriyle karşılaştığımızda, iki ihtimal belirir: Ya olduğumuz gibi kabul ediliriz – bütün çatlaklarımız, keskin köşelerimiz, tuhaf renklerimizle – ya da bir ayna gibi kullanılırız; karşımızdaki kendi eksikliğini, korkusunu, öfkesini bize yansıtır ve bizi eksiltir.


Olduğu gibi kabul eden insan nadirdir. Onun gözünde sen bir “proje” değilsin. Düzeltilecek, törpülenecek, yeniden şekillendirilecek bir hammadde değilsin. O sana baktığında, senin varlığınla huzur bulur; çünkü kendi içindeki boşlukları seninle doldurmaya çalışmaz. Senin suskunluğun ona ağır gelmez, çünkü kendi iç sesiyle barışıktır. Senin başarısızlığın onu tehdit etmez, çünkü kendi değerini senin üzerinden ölçmüyor. Senin

Kul Hakkı

Kul hakkı sandığından daha ağırdır; çünkü incittiğin, ezdiğin, görmezden geldiğin şey bir insanın ruhudur. Birinin emeğini yok saymak, onurunu zedelemek, kalbini kırmak sadece “yanlış” değildir, bedeli olan bir borçtur. Rabbim her şeyi bilir ama kişinin hakkı ödenmedikçe o defter kapanmaz. Bu yüzden kimsenin rızkına, huzuruna, emeğine el uzatmamak; kırdığın kalbin önüne geçip helallik istemek gerekir. Dünya adaleti şaşar, insan unutabilir ama hak yerini bulmadan hiçbir şey tamamlanmaz.....

Güzel Sözler - Özlü Sözler - Anlamlı Sözler - Deneme Yazıları Makale

25 Kasım 2025 Salı

Zihnimden Çıkmak İçin Bir Bardak Su

Düşüncelerim yine çok gürültülüydü. Saat gece yarısını geçmiş, sokak susmuş, ev susmuş, ben susmamıştım. Kafamın içinde bir pazar kurulmuştu: geçmişin pazarcıları bağırıyor, geleceğin simsarları fiyat kırıyor, “ben” dediğim şey ise tezgâhın altında eziliyordu. Ne alsam kardı saymıyordum; ne alsam borç yazıyordu.


Sonra bir an geldi, çok kısa bir an, sanki zamanın içinde küçük bir çatlak açıldı. O çatlaktan bir ses duyuldu; benim sesim değildi, düşüncelerimin de değildi. Sadece bir hatırlatma gibiydi:“Sen burada değilsin.”İçimde bir şey durdu. Durur durmaz da fark ettim: Bütün bu kalabalık, bir

Oyalanmayı bırakmalı !

  • İnsan, kendi aklının aynalar salonunda sonsuza dek yansıyan görüntülerle oyalanmayı bırakmalı; çünkü o görüntülerin hiçbiri “o” değildir.
  • Zihin, kendi yarattığı labirentin hem mimarı hem de Minotor’udur; kurtuluş, labirenti terk etmek değil, labirentin bir labirent olduğunu fark etmektir.

  • Akıl, insanı kendine mahkûm eden en zarif hapishanidir; kapısı yoktur, çünkü duvarları “ben”den örülmüştür.
  • Kendi zihninin içinde dönüp duran insan, varoluşun en trajik ironisidir:
  • Kendi zihninin içinde dönüp duran insan

  • İnsan, kendi kafasının içinde dönüp durmayı bırakmalı artık.

  • Kendi aklındaki labirentten çıkmalı insan, bir an önce.
  • Kafanın içindeki o sonsuz döngüden sıyrılmanın vakti gelmedi mi?
  • Kendi zihninin karanlık odalarında daha fazla kaybolmaya gerek yok.
  • İnsan kendi aklının esiri olmaktan vazgeçmeli.
  • O iç seslerin, o bitmeyen düşünce fırtınasının içinde boğulmayı bırak.
  • Kendi kafanda kurduğun o kalın duvarların dışına çıkmalısın.
  • Zihnin seni yutmadan önce, bir adım dışarı at.
  • Aklındaki girdaptan kurtulmanın zamanı çoktan geldi.
  • İnsan, kendi düşüncelerinin mahkûmu olmaktan bıkmalı artık.
  • Kendi aklının dehlizlerinde daha ne kadar kaybolacaksın?
  • O iç monologları susturup gerçek dünyaya dönmenin vakti.
  • Kendi zihninin efendisi değil, kölesi olmayı bırak.
  • Kafanın içindeki o yalnız yolculuğu bitir, insanlarla yeniden başla.



  • Güzel Sözler - Özlü Sözler - Anlamlı Sözler - Deneme Yazıları Makale

    24 Kasım 2025 Pazartesi

    Dikkatin Cömertliği: Bir İç Yolculuk


    Dikkatini vermek... Bu basit gibi görünen eylem, aslında ruhun en derin köşelerinden fışkıran bir hediye. Simone Weil'in o ünlü sözü – "Dikkatini vermek, cömertliğin en az rastlanır ve en saf biçimidir" – aklıma her düştüğünde, içimde bir dalgalanma başlar. Sanki bir nehir gibi, sessizce akıp giden zamanın ortasında, bir an durup bir başkasına bakmak, onu gerçekten görmek, dinlemek... Bu, modern dünyanın telaşında kaybolmuş

    22 Kasım 2025 Cumartesi

    Bir insanı gelirken değil, giderken, gidiş biçiminden tanırsınız.

    Bu söz, Türk atasözü ve deyimler arasında sıkça kullanılan çok derin bir hayat tecrübesi cümlesidir:“Bir insanı gelirken değil, giderken, gidiş biçiminden tanırsınız.”Anlamı şudur:İnsanların gerçek karakteri, kişiliği, terbiyesi ve asıl değeri; size yaklaşırken, size bir şey isterken, menfaat umarken değil… tam tersine, işinin bittiği, artık size ihtiyacı kalmadığı, yolların ayrıldığı anda belli olur.Çünkü:
    • Gelirken herkes güler yüzlü olabilir, iltifat edebilir, kibar davranabilir. (Çıkarı vardır.)
    • Ama giderken:
      • Kapıyı çarpıp çıkıyorsa,
      • Bir teşekkür bile etmeden, selam vermeden yok oluyorsa,