Nereye gidiyoruz? Etrafımıza bile bakmadan, umursamadan, görmeden, incelemeden, nereye?… Günlük yaşamın hiddetli akışına kendimizi bırakmış vaziyette, nereye sürüklendiğimizi bile bilmeden, bu yolculuk nereye? Hayat, farkına varılmayacak kadar gerçek mi yoksa gerçek olmadığını fark etmemek için görmemeyi mi seçiyoruz? Ya kalbimizdeki sesler, onları nasıl susturacağız? Ya da ne zaman sıyrılıp bir sevdiğimize “Seni seviyorum.” diyeceğiz? Zamanımız mı yok?
Hayat birçok alternatif yolları olan tuhaf bir yolculuktur. Tam olarak açıklanamayan bir tiyatro sahnesi sanki…. Hayatı yazılmış bir senaryo üzerinden doğaçlama oynanan bir oyun olarak tasvir etmek çokta yanlış olmaz. Hepimiz çıkarız sahneye, ağlamamız gereken yerde ağlarız, gülmemiz gereken yerde güleriz. Bazen yalnızlık çekmemiz gerekir hayatın küçük nüanslarını yakalamak için. En önemlisi de; rolün kötüsü, gereksizi ve basiti yoktur. Hepsi