Soru Cevap

10 Mayıs 2025 Cumartesi

Duygusal boşlukta olan birisine nasıl yaklaşmalı?




Duygusal boşlukta olan birine, öncelikle bu hissin geçici olduğunu ve yalnız olmadıklarını hatırlatabiliriz. Şu adımlar yardımcı olabilir:

  1. Kendi duygularını kabul et: Bu boşluğu yargılamadan hissetmek, onunla barışmanın ilk adımı. Bir deftere duygularını yazmak, iç dünyayı anlamaya yardımcı olabilir.
  2. Küçük ritüeller yarat: Her gün bir fincan kahve içmek, kısa bir yürüyüş yapmak veya sevdiğin bir şarkıyı dinlemek gibi basit alışkanlıklar, ruhu nazikçe besler.
  3. Doğaya temas et: Bir parkta oturmak, bir ağaca dokunmak veya yağmuru izlemek, zihni sakinleştirip bağlantı hissi verebilir.
  4. Sevdiğin şeylere yönel: Daha önce keyif aldığın bir hobiye dönmek, örneğin kitap okumak, resim yapmak veya bir enstrüman çalmak, içindeki kıvılcımı yeniden uyandırabilir.
  5. Birine ulaş: Güvendiğin bir arkadaşla konuşmak veya sadece birine gülümsemek, yalnızlık hissini hafifletebilir. Profesyonel destek almak da çok kıymetli; bir terapist, bu duyguları anlamlandırmada rehber olabilir.
  6. Kendine şefkat göster: “Şu an zor, ama bu hisler beni tanımlamaz” gibi cümlelerle kendine nazik davran. Küçük bir şey için kendini takdir et, mesela bu mesajı okuyup bir adım atmaya karar vermen bile büyük bir şey.
Bu yolda sabırlı olmasını, boşlukların içindeki yeni bir şeylerin filizlenmesi için alan açabileceğini anlatmalıyız.

Hatta isterseniz, bu hikâyeyi anlatarak destek olabiliriz.

Bu hikâyenin, duygusal boşlukla baş ederken umut ve bağlantı hissi uyandıracağını umuyorum :

Gökyüzüne Dokunan Ağaç
Lina, gri bir kasabada, gri bir evde yaşıyordu. Son zamanlarda kalbi, sanki bir sonbahar yaprağı gibi dalından kopmuş da süzülüyormuş gibi hissediyordu. Ne şarkılar, ne de eskiden sevdiği şeyler o boşluğu dolduruyordu. Bir sabah, penceresinden dışarı bakarken, evinin arka bahçesinde unuttuğu bir ağacı fark etti. Yıllar önce diktiği, ama sonra ihmal ettiği bir incir ağacıydı bu.

Lina, elinde bir bardak sıcak çay, ağacın yanına oturdu. Yaprakları solgun, dalları zayıftı, ama hâlâ ayaktaydı. “Sen de mi yorgunsun?” diye fısıldadı. O an, nedensiz bir dürtüyle, ağaca sarıldı. Soğuk kabuğu tenine değdiğinde, garip bir huzur hissetti. Sanki ağaç, “Ben hâlâ buradayım, sen de buradasın,” diyordu.

Ertesi gün, Lina bir kova su getirdi. Toprağı suladı, dallardaki kuru yaprakları temizledi. Bunu her gün yapmaya başladı. Bazen ağaca gününden bahsediyor, bazen sadece sessizce yanında oturuyordu. Haftalar geçti, ağaçta minik yeşil tomurcuklar belirdi. Lina’nın kalbindeki boşluk, tomurcuklar gibi küçücük umutlarla dolmaya başladı.
Bir gün, ağacın gölgesinde otururken, bir serçe dallarına kondu ve cıvıldadı. Lina gülümsedi. “Belki de,” dedi kendi kendine, “boşluk, yeni bir şeylerin yeşermesi için sadece bir bahçeydi.”

Bir öneri 😉: Lina gibi, bugün kendine küçük bir “ağaç” bul. Bu, bir bitki, bir defter, bir şarkı ya da sadece bir fincan çay olabilir. Ona her gün minik bir ilgi göster. Bir hafta sonra, neler hissettiğini gözlemle.


Güzel Sözler - Özlü Sözler - Anlamlı Sözler - Deneme Yazıları Makale

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Güzel Sözler - Özlü Sözler - Anlamlı Sözler - Deneme Yazıları Makale