İnsan, var olduğu andan itibaren iki farklı dünyada yaşar: biri, zihninde inşa ettiği, diğeri ise bedeninin temas ettiği. Düşünülen dünya, hayallerin, ideallerin, korkuların ve olasılıkların sınırsız bir evrenidir. Yaşanılan dünya ise somut, kimi zaman acımasız, kimi zaman sıradan bir gerçekliktir. Bu iki dünya arasında bir köprü kurmak, insanın hem en büyük gücü hem de en derin çelişkilerinden biridir.
Zihnin dünyası, özgürlüğün en saf halidir. Orada sınırlar yalnızca kişinin kendi hayal gücüyle çizilir. Bir an için uçsuz bucaksız bir gökyüzünde süzülürsünüz, başka bir an için tarihin tozlu sayfalarında bir kahraman olursunuz. Düşünülen dünya, kusursuz bir geleceği ya da yeniden yazılmış bir geçmişi mümkün kılar. Ancak bu dünya, aynı zamanda bir yanılsamadır. Zira ne kadar canlı, ne kadar ayrıntılı olursa olsun, o dünya yalnızca zihnin bir yansımasıdır. Gerçeklik, bu yansımayı her zaman kırmaya hazır bir aynadır.
Yaşanılan dünya ise dokunabildiğimiz, koklayabildiğimiz, acısını ve sevincini iliklerimizde hissettiğimiz bir sahnedir. Bu dünya, planların bozulduğu, hayallerin sınandığı yerdir. Burada her adım, bir önceki düşüncenin test edildiği bir sınavdır. Gerçeklik, çoğu zaman zihnin özgür dansına ket vurur. Düşlerde kurulan mükemmel düzen, günlük hayatın kaosunda dağılır. Ama bu dünya, aynı zamanda anlamı da barındırır. Çünkü düşünceler, ancak yaşanılan dünyada bir karşılık bulduğunda hayata dokunur.
Bu iki dünya arasındaki gerilim, insanın kendini bulma yolculuğunun özünü oluşturur. Düşünülen dünya, bize ilham verir, yön çizer, umut aşılar. Yaşanılan dünya ise bizi şekillendirir, sınırlarımızı öğretir, dayanıklılığımızı sınar. Biri olmadan diğeri eksik kalır. Zira yalnızca düşlerde yaşayan insan, gerçeklikten kopar; yalnızca gerçeklikte yaşayan insan ise ruhunu yitirir.
Belki de mesele, bu iki dünyayı birbirine düşman görmek yerine, onları birbiriyle konuşabilen iki dost haline getirmektir. Düşünülen dünya, yaşanılan dünyaya cesaret versin; yaşanılan dünya, düşünülen dünyaya anlam katsın. İnsan, bu iki dünya arasında bir denge kurabildiği ölçüde, hem hayalperest hem de gerçekçi olabilir. Ve işte o zaman, belki de, her iki dünyada da gerçekten var olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Güzel Sözler - Özlü Sözler - Anlamlı Sözler - Deneme Yazıları Makale