İzleyiciler

3 Ekim 2011 Pazartesi

Düşüm / Gece oldu diye hayat bitmiyor, tersine başlıyor...


Düşüm

Hayatım!.. Küçük fark edişlerin büyüsüne kapılmış, biraz da bu yüzden iç dünyasına kilitlenmiş bir çocukluk...
Birbirlerine 'o biraz tuhaftır' dediklerinde ne anlama geldiğini algılayamıyordum
önceleri... Onlara benzemeyene tuhaf diyor olmalıydılar (?)
Onlar gibi yemek yiyor, uyuyor uyanıyordum, aynaya baktığımda normal bir insan
görüyordum. Demek ki, tuhaflığım dış görünüşümle ilgili değildi... İç organlarımızda aynı olmalıydı. Onlara benzemeyen tarafımı bulamıyordum.
Anneme sorsam şöyle diyecekti;
'Nereden buluyorsun bu tuhaf soruları bilmem ki (?)’
Yanıtsız iki sorumuz daha olacaktı... Babamla, gece sohbetleri her zamanki gibi yataklarında da devam edecekti... Duvarların bir sıra tuğla ile örüldüğü hesaba katılmıyordu. Bizi ayıran çite ise her gece bir sıra dikenli tel daha ekleniyordu…

Gece oldu diye hayat bitmiyor, tersine başlıyor...

Gün boyunca tüm şifreleri bozulan hayatın kendini onarma çabası, içime derin bir hüzün çöktürse de yaşamaya doyamıyorum hiç bir anını...
Pencereyi açıyorum; derin suların yüzeyinden gökyüzünü izliyorum… Mutluluk kaynağım yıldızlar bana yetiyor. Uzak yıldızlarla ilgili düşlerim gecelerimi,
derin mavi su gündüzlerimi süslüyor.







Gökyüzünün en uzak noktasından gözlerimi ayırmıyor, bir yıldız kaymadan yatağıma girmiyordum. Bu dünyaya yanlışlıkla bırakıldığımı ve oralarda olan bir şeyin gelip beni

30 Eylül 2011 Cuma

Kadın ve Erkek Yaşamı - Yaşam Oyunları: Evlilik sadece beyaz bir gelinlik ve mutlu bir yuv...

Kadın ve Erkek Yaşamı - Yaşam Oyunları: Evlilik sadece beyaz bir gelinlik ve mutlu bir yuv...: Evlilik hakkında bilmeniz gerekenler... Evlilik sadece beyaz bir gelinlik ve mutlu bir yuva anlamına gelmez. Evlilikte neler olup ...

Kadın Dünyası * Erkek Dünyası * İletişim * motivasyon * Evlilik -- erkekçe, kadınca

Kadın ve Erkek Yaşamı - Yaşam Oyunları: Eşler Arasındaki İletişim

Kadın ve Erkek Yaşamı - Yaşam Oyunları: Eşler Arasındaki İletişim: Evlilikler,bilindiği gibi bir hayatı birlikte sürdürmek ve hayatın sorumluluklarını paylaşmak amacıyla kurulur. Aslında olayın güdüler k...

Kadın Dünyası * Erkek Dünyası * İletişim * motivasyon * Evlilik -- erkekçe, kadınca

Yargı nerededir

Yaşam hep bir paradoksal döngünün devamıdır. Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkmış gerçeği hiç bir zaman anlaşılamamıştır. Doğru hangisidir. Yanlış hangisidir. Yargı nerededir?



Çoğumuz zamanımızın çoğunu belki de hiç farkında olmadan ve bazen de farkında olarak, kızgınlık ve öfke duygularıyla beslenmiş bir şekilde çevremizi, yaşamları ve en önemlisi insanları yargılıyoruz. Sahip olduklarımızdan şikâyet ediyoruz, deneyimlerimizi sorguluyoruz.
Yargıda bulunurken kendi gerçekliğimizin içinde, kendi değerlerimizi ölçek alıyoruz. Kendi yaşam planımızın bize sunduklarını hak olarak görürken başkalarına sunulmamış olan bu haklar için onları kınıyoruz ve böyle davranarak belki de haksızlık yapıyoruz.

Karanlık odada yaşamak

Karanlık Oda
Ne zamandır bu odada olduğunu tam olarak bilmiyordu. Seneler olmuştu belki. En son ailesinden birilerinin onu bu odaya iteklediğini hatırlıyordu. Yoksa öyle değil miydi? Onlardan kaçmak için kendisi mi buraya girmişti?



Arada bir kapının önüne gidip yumrukluyordu. Bağırıp çağırıyor, kaderine lanet okuyordu. “Hepsi sizin suçunuz” diye bas bas bağırıyordu. “Benim bu karanlık odada yaşama sebebim sizsiniz, her şey sizin yüzünüzden!”

Okuduk, düşündük, varsaydık, gördük, inandık, imgeledik, uydurduk, “biliyorum” dedik…

Benden neden bir şey saklanıyor diye düşünüyorum ve dökülen ilk cevaplarım; “Benim kötülüğüm içindir belki, belki de hayrımadır onu bilmemek, görmemek”…

Mantıklı değil mi? Hatta o kadar mantıklı ki uygun gitmeyen bir şeyler var. Ne olabilir?
Soruyorum ve buluyorum; Mantık.
Okuduk, düşündük, varsaydık, gördük, inandık, imgeledik, uydurduk, “biliyorum” dedik… Onca uygulamadan (prosesten) geçmişken, neden hala bir şeyler havada kalıyor?

Bilgi İçselleşmemişse Yoktur (3)

Bilgi İçselleşmemişse Bir Hiçtir (3)
Öğrendik, bildik, irdeledik, sorguladık... Aldığımız cevaplar, vermemiz gereken ya da bizden beklenen cevaplar mı; saf, dürüst cevaplarımız mı?

Hepimiz doğru- yanlışı öğreten elmayı yiyen Âdem’in soyundan geldik. Biliyoruz.
Sonra irdelemeye başladık. Biraz daha derin biliyoruz artık.
Ardından kendimizi sorgulamaya başladık; ya oyun halindeysek diye.
Geçen gün, yabancı bir dizinin bir sezon sonu bölümünü izledim, kabaca paylaşmak istiyorum:.
Başrol oyuncusu inleri, cinleri kovalayan bir çocuk (ilk ve son izlemem, aklımda kaldığı kadarıyla paylaşıyorum).
Bir cini yakalamaya niyetlendiği sırada kendisi yakalanıyor ve saldırıya uğruyor.
Gözünü açtığında ise evinde uyanıyor. Karşısında süper bir kadın, sevgilisi…

Ardından ne olduğunu anlamadan evden çıkıyor ve annesinin evine gidiyor, kapıda haliyle annesi. Sarılıyor sıkıca, sanıyorum ki güvenilir birisini bulmak duygulandırıyor.

Bilgi İçselleşmemişse Yoktur (2)

Bilgi İçselleşmemişse Bir Hiçtir (2)
“Çünkü onun geçindirmek zorunda olduğu bir aile derdi yok ve zamanını bunlara harcayabilir, ama benim ödemem gereken faturalarım var, gitmek zorunda olduğum bir işim, baskıcı bir patronum…”

Geçtiğimiz ay düşündük ki; birçok şeyi biliyoruz.
Pekala neden o bilgileri hala hayatımızda göremiyoruz?
Düşündük ki her hal; bilgiyi içselleştirmedik!

Bilgi İçselleşmemişse Yoktur

Farkındalık bir yoldur, mekânın olmadığı bir yol… İlerisi, berisinin olmadığı, başının sonunun görünmediği bir yol. Hepimiz yürüyoruz burada, hızlı ya da yavaş… Kat ettiğimiz mesafe, harcadığımız zamanla eş değer mi pekâlâ?

İndigo fenomeninin daha çok kitleye anlatımı, bilenlerin bilgisinin niteliğini derinleştirmek ve bilinçli veya bilinçsiz bir halde bu kavramdan ötürü yardım gereksiniminde olanlara ulaşmanın haricinde, zaman zaman bazı düşüncelerimi sizinle paylaşacağım.
Bu "tanışma" ve "tekrar selam" anımıza has yazım için aklımdan geçen de şu günlerde sıkça karşılaştığım konulardan bilginin içselleştirilmesi.

Mobbing Histolojisi - Mobbing karşısında ne yapabiliriz

Anatomik Mobbing Histolojisi
“Her talep, kendi arzını yaratır.” Bu klasikleşmiş iktisadî teoriye dayanırsak, mobbing de kendisini doğuruyor olabilir mi ve karşılığında ne yapabiliriz, şimdi biraz bunu sorgulayacağız.



İş dünyasının azılı düşmanı, kişisel gelişimcilerin taze aşkı mobbing konusuna, klişelerle bakmaktansa, farklı bir pencereden bakalım istiyorum.
İletişim, ezelden beridir en temel ihtiyaçlarımızdan birisi ve bunun için her medeniyet farklı bir yol izlememiş mi? Duman sallamışız, meşale yakmış, borazanlar öttürmüşüz…
Zamanla elektriğin taşıyıcılığından ve hızından faydalanıldı, değil mi? Teller önce telgraf yolladı, sonra telefonla sesimizi taşıdı.